Hediye

Bumerang - Yazarkafe

10 Haziran 2017 Cumartesi

Tayland Maceram (Bölüm 1)

 
Ta ta ta taam işte ilk blog yazımla buradayım:)
 
 
Aslında uzun zamandır hayalimdi ama sürekli ertelediğim için bir türlü fırsat olmamıştı. Herkese gördüğüm yerleri anlatmak paylaşmak bir nebze fikirler verebilmek düşüncesi bile heyecanlı.
hadi başlıyoruz:)
 
 
Tayland, filmlere mekan olmuş tropikal adaları, her yıl milyonlarca turistin ziyaret ettiği 400’den fazla budist tapınağı, çarpıcı güzellikte doğası, dünyaca ünlü Tay masajı ile Güney Asya’nın en popüler turistik destinasyonlarının başında geliyor. Tayland, resmi adıyla Tayland Krallığı, eski adıyla Siyam, Hindiçin yarımadasının orta kısmında bulunan Güneydoğu Asya ülkesidir.
 
Uzun bir yolculuğun ardından Tayland'ın başkenti Bangkok'ta bulunan iki havalimanından biri olan Suvarnabhumi Uluslararası Havalimanına iniyoruz. Açıkçası gelmeden önce o kadar çok şey duymuştum ki Tayland'la alakalı ilk başta kokusuyla ilgili ama şehre indiğimizde çok ağır bir kokuyla karşılaşmadık tabi havaalanın içinde ki dayanılmaz kokuyu saymazsak. Uçaktan indikten sonra uzun bir yürüyüşten sonra pasaport kontrol noktasına  geliyoruz fakat gelme öyle bir kuyruk var ki inanamazsınız. Neyse uçakta dağıtılan vize yerine geçen kağıtları doldurmuştuk Allahtan, ve uzun bir bekleyişten sonra pasaport kontrolünden geçip bizi bekleyen otobüsümüze varıyoruz. Otobüsümüzün önünde bizi bekleyen Taylandlı 2 genç bayan bizi çiçeklerle karşılayıp  gerçek çiçeklerden yapılmış kolyeleri boynumuza taktıktan sonra mis gibi kokan orkidelerin kokusuyla Bangkok'a yolculuğumuz başlıyor.
 
Yolda giderken düşünüyorum bir yandan hep belgesellerde gördüğünüz yerlerden birisi olan ülkedesiniz ve geziyorsunuz o kadar heyecanlı bir şey ki galiba beni de dinç ve heyecanlı tutan şey yeni bir ülkeyi, şehri, köyü görme tanıma hevesi.
 
 
 
 Şehir de birbirinin üstüne binmiş nerdeyse bazı geçiş yollarını engelleyecek kadar yere uzanmış elektrik tellerini görürseniz şaşırmayın. Bunun nedeni de teller eskidikçe üstüne yenilerini takıp eskilerini atmadıkları için üst üstü binip bu şekle gelmiş.
 
Başta bahsetmiştim koku olayını hatırlarsanız işte zurnanın zırt dediği yere geldik. Sokaklardaki yemek tezgahlarında ve yemek yapılan her yer emin olun ki çok ağır kokuyor. Kullandıkları yağdan ve baharatlardan kaynaklanıyor. Hazır yağdı kokuydu demişken yemeklerden bahsedeyim ki bence en önemlisi bu değil mi?  Sizde benim gibi yemeklerde seçici ve koku hassasiyetiniz oldukça fazlaysa işiniz biraz sor benden söylemesi:)  Ha sen ne yedin derseniz vejetaryen pizza olsun, Türkiye'den götürdüğümüz peynirler ve bolca tropikal meyve yedim.  Dost acı söyler öyle Türkiye'deki gibi kahvaltıdır işte yemekler beklemeyin üzülürsünüz.
 
 
Otelimize yakın bir avm deki berber insanın tıraş olası geliyor.
 
 
 
 
Bangkok da en sevdiğim yer. Dünyaca ünlü Yüzen Çarşıyı gezip, Hindistan Cevizi çiftliği, meşhur Tik ağacı atölyesi ve dar kanalların içinde yerel köylülerin el emeklerinin satıldığı yerlerden alışveriş yapma imkanı bulabilirsiniz. Yerel teknelerle yüzen çarşıya giderken o kanalların içinde yapılan yolculuk var ya bütün o pis kokuyu aç kalmanızı falan unutturuyor:)
 
 
 
Bu arada fil biliyorsunuz ki Tayland da kutsal ve bence filli bir şey almadan dönmeyin ve iyi bir pazarlıkçı olun ben biraz bu işte iyi oldum orda:)
 


 
Bu arada yüzen çarşı öğlen 12de kapanıyor sonra ben duymadım demeyin.
 
Bu bölüm için şimdilik  bu kadar.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yarışma

BELGRAD

Hazır mıyız? hadi başlıyoruz  Belgrad  gezimize:) Belgrad Hemen yanı başımızda olan Belgrad Sırbistan'ın başkenti ...